2019

2019

Kadının gücünü kanyon sporuyla da gösteriyorlar!

Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Sakarya’da bulunan 940 metre uzunluğundaki Tuzla Kanyonu’ndan geçerek kadınların doğa sporu yapabileceğini kanıtlayan Pan Derneği Kanyonların Öncü Kadınları ekibi, bu sporu yapmak isteyen kadınları cesaretlendirmeyi hedefliyor.

Pan Doğa Sporları ve Sürdürülebilir Yaşam Derneği’nin Kanyonların Öncü Kadınları ekibi, Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kadınların doğa sporu yapabileceğini gösterebilmek için Sakarya’daki Tuzla Kanyonu’ndan geçişini başarıyla tamamladı.

Hazırlık sürecinde kanyonun özelliklerine göre belirli bir planlama yapan 6 kadın sporcu, su geçirmez ve vücut sıcaklığını koruyan özel kıyafetleriyle Taraklı’nın Tuzla Köyü’nden 940 metre uzunluğundaki kanyona giriş yaptı.

Mevsim şartlarından dolayı su debisi 30 santimetre ile 2,5 metre arasında değişen kanyondaki şelaleler, yüksek ve sarp kaya duvarları, dar ve klostrofobik boğazlara kurdukları 9 istasyondan 72 metre boyunca iple iniş yapan kadınlar, yaklaşık beş saat sonra geçişi başarıyla tamamlayarak 10. istasyonda kanyondan çıktılar.

Kanyonların Öncü Kadınları, Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bu yıl ikincisini düzenledikleri etkinlikte kış şartlarında karla ve buzla kaplı kanyondan geçerek, kanyon sporunun bilinirliğini artırmayı ve bu sporu merak eden kadınları cesaretlendirmeyi hedefliyor.

– “Sadece erkeklerin yapabileceği bir spor olmaktan çıksın”

Pan Derneği Başkanı Ayşen Unur Özaslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “canyoning” olan adlandırılan kanyon sporunun, yürüyüş, dağcılık, mağaracılık, yüzme gibi pek çok doğa aktivitesinin birleşiminden oluştuğunu anlattı.

Bu dalın Türkiye’ye yeni yerleşmeye başladığını ve 1,5 yıldır aktif olarak kanyon sporu yaptığını aktaran Özaslan, “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü özelinde kadınların planladığı, kendini motive ettiği ve buna inandığı zaman her şeyi yapabileceğini kanıtlamak istedik. Bununla birlikte doğa sporlarının ve sürdürülebilir yaşamın yaygınlaşmasını hedefliyoruz. Bu sporlar, sadece erkeklerin yapabileceği sporlar olarak görülmekten çıksın istedik. Kadınlar da istediğinde, inandığında bunu başarabilir.” diye konuştu.

– “Mevsim şartları bizi zorladı”

“Neopren” denilen dalgıç kıyafeti ile can yeleği ve kask giyerek, teknik malzemelerle girdikleri kanyondan geçişin yaklaşık 5 saat sürdüğünü belirten Özaslan, kanyonun yaz şartlarında kuru olduğunu ve 3 saatte geçilebileceğini söyledi.

Özaslan, kış mevsiminden dolayı kanyondaki su debisinin yükseldiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şu an mevsim şartlarından dolayı kayaların üzerindeki karların ve buzların erimiş olmasından kaynaklı şelalelerin olduğu, su seviyesinin çok yüksek olduğu bir kanyon. Su sıcaklığı da düşük olduğu için bizi bu anlamda daha da zorladı. Kanyon sporu zaten extrem bir spor. Bu koşullarla da iyice zorlayıcı oldu. Kanyon içerisinde bir sıralama yapılır ve o hiç bozulmaz. Bu sisteme göre hareket edilir. Yine taşınacak bazı malzemelerle ilgili kişiler arasında yük dağılımı yapılır. Bu kanyonun bir öncüsü ve artçısı olur. Öncü, istasyonları kurup, ilk inişi yapmakla sorumludur. Artçı da istasyonda kalan malzemeyi toplayarak, inmekle zorunludur. Bu şekilde ilerleyerek, gidilir.”

– “Kadınları cesaretlendirmek istiyoruz”

Etkinliğin planlamasını “Kanyonların Öncü Kadınları” olarak yaptıklarını fakat erkek sporcular ve yakınlarından da destek gördüklerini dile getiren Özaslan, eşlerinin kanyonun giriş noktasına kadar kendilerine eşlik ettiklerini, çıkışta da karşıladıklarını ifade etti.

Özaslan, bu sporun kadınların yaşamlarına katkı sağlayacağının altını çizerek, “Kanyon sporu alanında en fazla kadın sporcu üyeye sahip derneğiz. Kanyon sporunda bir kere giriş yaptığınız zaman sonuna kadar gitmek zorundasınız. Herhangi bir yerden ‘Ben vazgeçtim, çıkayım’ diyemezsiniz. Bu da sizi, içeride tamamlayarak, çıkmaya odaklar. Bunu tabii ki yaşamınıza yansıtabilirsiniz. Kanyon içerisinde sizin liderlik, takım olma ve uyum vasıflarınız ortaya çıkar. Bunlar da hayatınıza yansır. Kadınları bu anlamda cesaretlendirmek istiyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

Doğa sporlarının ve sürdürülebilir yaşamın gelişmesini önemsediklerini vurgulayan Özaslan, her yıl çıtayı biraz daha yükselterek ve koşulları zorlayarak, bu etkinliği geleneksel hale getirmek istediklerini sözlerine ekledi.

– “Erkek sporu olarak bakmak doğru bir şey değil”

Kanyon sporcusu ve dalgıç Berna Demir de 3 yıl önce bir arkadaşının vasıtasıyla kanyon sporuyla tanıştığını anlattı.

Eğitim aldıktan sonra hiç zorlanmadığını ve bu spora devam etmeye karar verdiğini belirten Demir, şöyle konuştu:

“Amacımız ve vurgulamak istediğimiz şey, toplumumuzda kadın ve erkeğin eşit olduğu. İsterse herkes bunu başarabilir. Bu spor bakıldığında zor şartlarda yapılıyormuş ve daha fiziksel güç isteyen bir spor gibi görülebilir ama erkek sporu olarak bakmak doğru bir şey değil. Bu aşamada, teknikleri öğrendikten sonra istiyorlarsa başarabilirler.”

– “Yapılamayacak bir şeyi yaptık”

Demir, kanyonu geçmeden önce belli bir planlama yaptıklarını, dinlendiklerini, beslenme programına uyduklarını ve mental olarak hazırlandıklarını dile getirerek, “İyi bir beslenme, planlamadan sonra mental olarak da hazırsanız geçilemeyecek bir kanyon yoktur.” dedi.

Kanyonu geçerken herkese eşit bir görev dağılımı yapıldığını vurgulayan Demir, “Kime hangi sorumluluk düşüyorsa herkes bunu gerçekleştiriyor. Kadınlar kendilerine güvenmeliler. Her alanda başarılı olabilirler. Tuzla Kanyonu’nu geçmekle gerçekten yapılamayacak bir şeyi yaptık. Belki birçok erkek sporcu, karlı ve buzlu havada, 2 derecelik bir suya girmek istemeyecektir. Ama biz başarıyla girdik, inandık, motive olduk ve sonuca ulaştık.” şeklinde konuştu.

İstanbul (AA) – Zeynep RAKİPOĞLU

 

Kanyonların Öncü Kadınları ile röportaj yapan Anadolu Haber Ajansı’na (AA) verdiği destek için teşekkür ederiz.

Memleket internet sitesinden okumak için lütfen tıklayınız.

Top